Süresiz Nafakaya İlişkin Hukuki Değerlendirme ve Yurtdışında Nafaka

Çalışmanın niteliği itibariyle ayrıntıya girmeden 657 SK’nun 125. “Meslek kuruluşlarına, MSB’lığınca yayımlanan listede adı bulunmayan derneklere veya spor kulüplerinin faal üyeliklerine girenler 10 günden 2 aya kadar oda veya göz hapsi cezası ile cezalandırılırlar” (477 SK m.60)\. Burada vakit geçir, unutulmaz anlar yaşa. paribahis\. Fıkrasının ilk cümlesi incelendiğinde, suçun oluşması için seçenekli birden fazla hareketten herhangi birinin yapılmasının gerektiği görülmektedir. Buna suçun oluşması için; resmi üniforma ile “genelevlere girmek”, “meyhanelere girmek”, “kumarhanelere girmek”, “barlara girmek”, “girilmesi garnizon komutanlığınca yasak edilen başka yerlere girmek” hareketlerinden birinin yapılması gerekmektedir. Bu maddeyle korunmak istenen kamu yararı, askerlik mesleğinin saygınlığı olduğundan bu suçların işlenebilmesi için, failin üniforma giymiş olması gerekmektedir[156]. Maddesinde nöbetçilerin nöbet yerinde nasıl ve ne şekilde hareket edecekleri gösterilmiştir. Maddede de her nöbet yeri için nöbetin cinsine göre bir talimat yapılacağı belirtilmiştir. Maddede sayılanlardan başka hal ve hususların nöbeti ihdas eden amir ve makam tarafından nöbetin nitelik ve özellikleri dikkate alınarak talimat olarak düzenlenmesi mümkündür[152]. Nöbetin cinsine göre alınması gerekli ilave tedbirler ve talepler “özel talimat” biçiminde düzenlenmektedir.

Başsavcılığı ilgilendiren konularda başsavcı da kurula  katılır. Başkanlar  Kurulu,  seçilen  üyelerin  hangi  dairede  görev  yapacağına,  dairelerin  işlerinde  oransızlık  olması  halinde  hangi  tür  işlere  hangi  dairenin  bakacağına  ve  AYİM  Başkanının  kurulda  görüşülmesini  istediği  konularda  karar  vermekle  görevlidir(m.27). Anayasa’nın 2.maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin laik bir devlet olduğu vurgulandıktan sonra, 24. Maddesinde laiklik ilkesinin uygulanmasına yönelik olarak din ve vicdan hürriyeti düzenlenmiştir. Maddenin İlk fıkrası, “Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir” hükmünü; üçüncü fıkrası ise “ kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz” hükmünü amirdir. Mahkeme, askeri disiplin yaptırımının, Sözleşmeci Devletlerin silahlı kuvvetlerdeki normal yaşam şartlarından açıkça ayrılan kısıtlama biçimini alıp almadığını tespit etmek için, tartışma konusu ceza veya tedbirin niteliği, süresi, etkileri ve uygulanma tarzı gibi çeşitli faktörleri dikkate almaktadır. Disiplin Mahkemelerince verilen cezalar idari nitelikte mi yoksa yargısal nitelikte midir? Bu sorunun cevabı Disiplin Mahkemelerinin İdari nitelikte bir kurul mu yoksa Yargı fonksiyonu içerisinde faaliyet gösteren bir mahkeme mi olduğunun irdelenmesinden geçmektedir.

Bu tanıma göre fail, gerçekleştirmek istediği neticeye yönelik iradesini ortaya koymuş ve bu netice için gerekli hareketleri de icra etmeye başlamıştır. Suçun özel bir görünümü olan teşebbüs; cezasızlık sebebi olarak değil, yalnızca indirim sebebi olarak düzenlenmiştir. “Gecikmesinde sakınca bulunan hal” kavramı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun muhtelif hükümlerinde yer alan ve varlığından bahisle soruşturmalarda hakim kararı yerine cumhuriyet savcısı kararları ile iş ve işlemler yapılmasına sebebiyet veren hal olarak kendisini göstermektedir. Bu yazımızda incelenecek konu, idari yargı tarafından verilen kararların yerine getirilmemesi durumunda kişilerin hangi yasal yollara başvurabileceği ve kararların uygulanmamasından doğan mağduriyetlerini ne şekilde giderebilecekleridir. Yazımızda öncelikle; idari yargı kararlarının uygulanmasını zorunlu kılan Anayasa ve kanun hükmüne yer verilecek, daha sonra “hukuk devleti” ilkesi çerçevesinde yargı kararlarının uygulanmasının zorunluluğundan bahsederek, idari yargıda mevcut dava ve karar türlerini, kararlar uygulanmadığı takdirde kişilerin hangi yasal yollara müracaat edebileceklerini açıklayacağız. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı 220. Fıkrasına göre örgüte yardım suçu; “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

  • (6) Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonrasuçun şikâyete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikâyettenvazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur.
  • Maddesindeki “üst makam yoksa işlemi yapan makama başvurulabilir” hükmü, disiplin cezalarına karşı idari başvuruda geçerli değildir.
  • Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi m.13’de; “5271 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına ‘hususunda’ ibaresinden sonra gelmek üzere ‘somut delillere dayanan’ ibaresi eklenmiştir.” cümlesi yer almaktadır.

Bunun cevabı, yasal düzenlemelerin belli bir idari işlem için öngördüğü hukuki rejim yerine, yöntem saptırması teşkil etsin etmesin, kanunen caiz olmayan başka bir usule başvurmanın başlı başına bir hukuka aykırılık oluşturacağı olmak gerektir. Esasen idare başvurması yasak olan bir yolla, işlemi yasal olmayan bir sürece tâbi kılmakta; böylece bir bakıma kılık değiştirmiş cezaî işlem yapma yasağı ihlalinden dolayı işlemi bütünü itibariyle ve baştan sakatlanmaktadır. Zira, kanunun öngördüğünden ayrı ve denetime kapalı bir hukukî zemine oturtmakla işleme farklı bir mahiyet kazandırmaya imkan yoktur. Kanaatimizce AYİM’nin  objektif tarafsızlığı tartışılır durumdadır. Maddesi; “Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin teşkilatı Milli Savunma Bakanlığı kuruluş ve kadrolarında gösterilir.” şeklindedir. Her ne kadar MSB Müsteşarı AYİM üyelerine sicil verememekte, disiplin yaptırımı uygulayamamakta ise de idari ve mali konularda yetkileri bulunmaktadır.

İdare kavramının ve faaliyetlerinin yetki ve sınırları, idarenin faaliyet ve mallarından kaynaklanan sorumlulukları ve kamu personel rejiminin öğrenilmesi. Medeni Hukuk Tüzel Kişileri olan dernekler ve vakıfların; kuruluşları, faaliyetleri, denetimleri ve sona ermeleri konularının gerek teorik, gerekse uygulama açısından, ele alınıp incelenmesi. Teorik açıdan dernek ve vakıfların öğretilmesi yanında, uygulamada dernek ve vakıfların kurulması ve işleyişi bakımından, güncel sorunların da ele alınıp değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Öğrencilerin sivil toplum örgütlerinin başlıcası olan dernekleri, bizzat kurabilmeleri ve yürütebilmelerini sağlayacak pratik bilgiler edinmeleri suretiyle sivil toplum örgütü bilincinin gelişmesi sağlanmaya çalışılacaktır. Ceza infaz sisteminde yapılması öngörülen köklü değişikliklere dair uzun süredir devam eden çalışmaların sonuna gelindiği ve çok yakın zamanda on binlerce hükümlünün cezaevlerinden çıkmasını sağlayacak bu değişikliklerin yürürlüğe gireceği kamuoyuna yansıyan gelişmelerden anlaşılmaktadır. “Geçici ve Kalıcı Düzenlemelerle Ceza İnfaz Sisteminde Yeni Dönem” başlıklı yazımızda; Kanun teklifinin ilk şeklini değerlendirmiştik. Bu yazımızda ise, Kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan metnini inceleyeceğiz.

Ayrıca kanunda alt ve üst sınır belirlenmesi suretiyle idari para cezasının sınırlandırılması da söz konusu olabilmektedir. Ankara Bölge İdare Mahkemesi, yargı bağışıklığına rağmen Anayasanın 159 ve 2641 sayılı HSYK Kanununun 12/son maddesine göre HSYK’ nun disiplin cezaları da dahil kararlarına karşı yargı yolu kapalı ise de, Adalet Bakanına hakaret suçundan beraat eden savcıya, aynı sebeple verilen kınama cezasından dolayı, Anayasanın 125. Maddesi karşısında tam yargı davası açılabileceğine ve beraat yönündeki yargı kararında keyfi hakaret ettiği anlaşılan HSYK’nun cezaî işleminden doğan manevi zararın tazmininin gerektiğine karar vermiştir[811]. Burada bir hususa daha işaret etmekte fayda görülmüştür. Maddesindeki; “…İdare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.” genel ilkesinden sonraki “Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisna getirilebilir.” hükmü yasama organına izin veren bir düzenlemedir. Başka bir ifadeyle yasama organı, AsCK’daki disiplin amirlerine oda hapsi cezası verebilme yetkisini düzenleyen hükümleri yürürlükten kaldırdığı taktirde, Anayasaya aykırılık söz konusu olmayacaktır.

Önceden varolan ceza türlerine yeni fiil ve cezalar eklenmiştir. Kabahatler Kanunu ile getirilen değişiklik ve yenilik, belediyenin cezalandırma yetkisinden ziyade tüm idari yaptırımlar yönünden genel bir usul yasası niteliği taşımasıdır. Bununla belediyelerin cezalandırma yetkilerini kullanırken artık uymaları gereken standart bir usul meydana gelmiştir. Bu tür cezalar yine idare tarafından verilmekte olup, muhatabın bir eşyası-malı üzerinde netice doğurmaktadır. Netice itibari ile elbette eşyanın sahibi cezalandırılmış olmaktadır, ancak cezanın uygulaması eşya üzerinde yapılmaktadır. Hatta bu ceza bazen eşyadan sahibinin faydalanmasının önlenmesi şeklinde olup burada ceza asıl etkisini yine sahibi üzerinde gösterir (Örneğin aracın 6 ay trafikten men edilmesi). Eşyanın sahibi dolaylı etkilenir (imara aykırı yapının yıkılması veya ruhsata uygun hale getirilmesi gibi). Ì İdari suçlarda, 5237 sayılı TCK’nundaki takdiri indirim, tahrik, yaş küçüklüğü ve benzeri indirim nedenleri uygulanamaz. Ancak varsa özel kanunlardaki açıkça tanımlanan azaltma nedenleri uygulanabilir[7]. Kanaatimizce, “ceza”, “idari ceza” terimleri, hem günlük dile uygunluğu hem de yaygın, anlaşılır olup, bir bağlayıcılık içermesi sebebiyle en uygun terimdir. Kamu hizmetlerini gerçekleştirmek ve kamu düzenini sağlamakla görevli olan idare, bu görev ve yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için üstün yetkilerle donatılmıştır.

Racontez l'histoire

Laissez un commentaire

Votre adresse de messagerie ne sera pas publiée. Les champs obligatoires sont indiqués avec *